“BU HAREKETİ KINIYORUZ”

Yalçın, Ümit Özdağ’ın tutuklanmasına ilişkin düşüncelerini şu şekilde ifade etti:
"Biz, her zaman hak, hukuk ve adaletten yanayız. Ümit Özdağ’ın tutuklanması kabul edilemez bir durumdur. Kendisi anayasal hakları çerçevesinde bir siyasi partinin genel başkanıdır. Bu tür uygulamalar demokrasiyi zedeler. Bu durum yalnızca Ümit Özdağ için değil, hangi siyasi partiden olursa olsun, herhangi bir genel başkan için de doğru değildir. Bu hareketi kınıyor ve adaletten şaşılmaması gerektiğini vurguluyoruz."

“ÜMİT ÖZDAĞ’IN KAYGILARI CİDDİYE ALINMALI”

Bedri Yalçın, Ümit Özdağ’ın suikast ihtimaline ilişkin kaygılarına dikkat çekerek, bu tür endişelerin geçmişte yaşanan olaylar göz önünde bulundurulduğunda göz ardı edilemeyeceğini ifade etti:
"Türkiye’de Sinan Ateş olayı gibi örnekler hâlâ tazeyken, Ümit Özdağ’ın kaygıları dikkate alınmalıdır. Bugün Sinan Ateş davasında takipsizlik kararı verildi. Bu, ölen bir insanın adalet arayışını hiçe saymaktır. Eğer bir cinayet takipsizlikle sonuçlanıyorsa, Ümit Özdağ’ın duyduğu endişeleri görmezden gelmek mümkün değildir. Kendisi istihbarat tecrübesi olan bir insandır ve söylediklerinin bir temeli olduğunu düşünüyorum. Bu sadece Ümit Özdağ için değil, hepimiz için geçerli bir durumdur. Hukuk devleti, bu tür kaygıları giderecek mekanizmaları devreye sokmalıdır."

“KORUMA MEKANİZMALARI TARAFSIZ OLMALI”

Yalçın, siyasi kimlikler nedeniyle koruma taleplerinin reddedildiğini ifade ederek, adaletin eşit uygulanması gerektiğini belirtti:
"Ben de bir siyasi parti genel başkanı olarak valiliğe yazı yazıp korunma talep ettim. Ancak bu talebim reddedildi. İktidar partisine mensup biri aynı talepte bulunsa, büyük olasılıkla bu talep anında kabul edilirdi. Bu tür taraflı yaklaşımlar, hukuk devletine olan güveni sarsar. Yasaların herkese eşit şekilde uygulanması gerekiyor. Adalet, hiçbir şekilde ayrım yapmamalıdır."

“DEMOKRASİ VE ADALET İÇİN BİRLİK VAKTİ”

Bedri Yalçın, açıklamasını birlik ve dayanışma çağrısıyla tamamladı:
"Ümit Özdağ’ın yaşadığı bu süreç, yalnızca bir kişinin meselesi değildir. Bu, demokrasi ve adaletin korunması mücadelesidir. Eğer bugün buna karşı ses çıkarmazsak, yarın başka bir siyasi parti genel başkanı ya da vatandaş aynı durumla karşı karşıya kalabilir. Hep birlikte adalet, hak ve hukukun üstünlüğü için mücadele etmeliyiz. Çünkü bu mesele, Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren bir meseledir."