Ahmet Sevim, PKK’lı teröristlerin şehirlerimizde rahatça dolaştığı ve sınırdaki savaş tehditlerinin arttığı bu dönemde, genç teğmenlere “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz!” sloganı attıkları gerekçesiyle yapılan haksız muamelenin kabul edilemez olduğunu ifade etti. 

“TSK'DA TÜRK DÜŞMANI ZİHNİYET TEMİZLENMELİ”  

Sevim, şu açıklamaları yaptı:  "Türk Silahlı Kuvvetleri’nin şerefli teğmenlerine yönelik, kılıfına uydurulmuş cezalarla göz dağı vermeye çalışan bu zihniyet, Türk düşmanıdır. TSK’da böyle bir zihniyetin varlığı bizi derinden üzmektedir. Silahlı Kuvvetler'in gerçek meseleleri ortadayken, Mustafa Kemal Paşa’ya düşmanlık eden bu anlayışın yok edilmesi gerekmektedir."

“ATATÜRK VE MİLLET DÜŞMANLARINA KARŞI CANIMIZI VERİRİZ”

"Atatürk’e düşman olan, millete ve ordumuza düşman olan bu zihniyeti temizlemek gerekiyorsa elbette canımızı veririz; ama şehitlerimizin ve gazilerimizin mirası olan Silahlı Kuvvetlerimizi bu hain anlayışa teslim etmeyiz!" 

“15 TEMMUZ’UN ARTÇI DÜŞMANLARI TEMİZLENMELİ”

" 15 Temmuz darbe girişiminin ihanet zincirine karışmış zihniyetle hesaplaşmada yolun başındayız. Hala kripto fethullahçıların TSK içerisindeki varlığı bizi derinden yaralıyor. Cumhuriyet ve Adalet Partisi olarak iktidara geldiğimizde, hem namaz kıldığı gerekçesiyle ordudan atılan evlatlarımıza hem de ‘Mustafa Kemal’in Askerleriyiz!’ dediği için cezalandırılan askerlere sahip çıkacağız."

“PEYGAMBER OCAĞINI KİRLETENLER HESAP VERMEYECEK Mİ?”

Sevim, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bir "Peygamber Ocağı" olduğunu vurgulayarak, bu kurumu kirleten kripto fethullahçılara karşı sert bir dil kullandı ve şu ifadeleri ekledi: "Türk milletinin gözbebeği olan TSK’ya zarar vermek isteyen hainlere Türk Devleti’nin gücünü, bir daha unutamayacakları şekilde göstereceğiz. Gazilerimizin ve şehitlerimizin mirası olan bu ocağı, hainlere asla teslim etmeyeceğiz!"

Cumhuriyet ve Adalet Partisi Genel Başkanı’nın bu açıklamaları, Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki mevcut sorunlara dikkat çekerken, toplumda geniş yankı uyandırdı. Ahmet Sevim'in cesur sözleri, Türk milletinin ve ordunun haklarını korumaya yönelik kararlığını bir kez daha gözler önüne serdi.