![]() |
Tweet |
Erenkara, teklifin 11. maddesi kapsamında zeytinliklerin madencilik faaliyetleri için kullanılmasına yönelik yapılan düzenlemelerin, üretici köylülerin geçim kaynaklarını doğrudan tehdit ettiğini belirtti. “Zeytinliklerin taşınması veya yerine fidan dikilmesi gibi yöntemler, geleneksel tarım alanlarının verimliliğini ve sürdürülebilirliğini sağlayamaz” dedi.
Yasa teklifine karşı çıkan vatandaşların ve sivil toplum kuruluşlarının gösterdiği tepkilerin demokratik zeminde şekillendiğini belirten Erenkara, “Çevresel duyarlılıkla dile getirilen bu itirazlar göz ardı edilmemelidir. Bu tepkiler, düzenlemenin toplumsal meşruiyetinin sorgulandığını ortaya koymaktadır” şeklinde konuştu.
“ÇED Sürecinde Otomatik Onay Düzenlemesi Hukuki Açıdan Tartışmalıdır”
Teklifte yer alan, Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) sürecinde kamu kurumlarının üç ay içinde görüş bildirmemesi durumunda projeye otomatik olarak onay verilmiş sayılmasına ilişkin hükmü değerlendiren Abdullah Erenkara, bu uygulamanın idari denetimi işlevsiz hale getirebileceğini ve karar süreçlerinde keyfiliğe yol açabileceğini ifade etti.
Erenkara, açıklamasının sonunda mevcut yasal düzenlemenin kapsamlı bir biçimde yeniden ele alınması gerektiğini belirterek, çevresel, tarımsal ve toplumsal etkilerin tüm boyutlarıyla değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Yasa teklifinin bu şekliyle yürürlüğe girmesinin, geri dönüşü olmayan kayıplara yol açabileceğini ifade etti.